Her şey 1979 yılında başladı. Dört kişi motora binip Üsküdar'a geçtik, oradan otobüsle Kandilli'deki Abud Yalısı'na ulaştık. O günlerden hatırlanan kareler kopuk kopuk; kendi içine kapalı dünyanın simgesi cilası gitmiş ahşap sokak kapısı, her bir kökten bin tohum vermişçesine coşmuş devetabanlı, salkım söğütlü, palmiyeli minik yamaç, teras, deniz, kıyıya bağlı iki kayık, muazzam avize ve elbette ki Mehmet Abud. Ziyaretçilerden en genci olan ben henüz 15 yaşındaydım; sanki kutsal bir mekândan içeri girmiş gibiydim. O yaz günü, güneş tepede koskocaman parlarken yalının hüznü çok tazeydi: Ailenin sevgilisi Belkıs Abud ölmüştü. Aslında onun ölümüyle sonradan anlayacağım üzere Abud Yalısı'nın tarihine de nokta konmuştu. Aradan yıllar geçti; o gün başlayan o tanışıklık, Mehmet Abud'un Osmanbey'deki yeni evinde devam etti. Kâh kısa kâh uzun süren ziyaretler, dost partileri, doğum günleri derken ilişki gittikçe derinleşti ve bir tür gizli bağımlılığa dönüştü. Yitip gitmiş bir dönemin yaşantısı çeşit çeşit hikâyelerle süslenmiş olarak karşıma geliyordu ve ben, dinleyici olmaktan son derece memnundum. Sanırım 1997 yılıydı. Tarih Vakfı, Sözlü Tarih Projesi'ne başlamıştı; konuyla ilgili haberleri takip ederken "neden olmasın" dedim; Mehmet Abud da projede yer almalıydı. Vakfa, Abud Ailesi'nin bu önemli kişisinden bahsedip görüşmek isteyip istemediklerini sorduğumda hemen olumlu cevap aldım. Sonra düşündüm; tarihin hemen her türüne, bu arada sivil tarihe de meraklı ben, bunu neden yapmayayım? Mehmet Abud'a konuyu açınca o da çok sevindi ve her cumartesi bir araya gelmeye başladık. Bu hikâyeler, bu yaşantı herkesin ilgisini çekmeliydi, en azından ben, benim gibi düşünenler için bunu yapmalıydım. Mehmet Abud, bir dönemin canlı tanığı. Rengârenk yaşantısı, gözümüzün önünde zar zor canlandırmaya çalıştığımız yalı yaşamı, dönemsel kopuşların, yenilenmelerin, değişimlerin de tarihi... 1997'nin yaz aylarında başladığımız söyleşilerde kronolojik ve tematik bir sıra - yer yer yaşı itibarıyla atlamalar, kaymalar, sarkmalar olsa da - takip ettim.

---